Geri istiyorum...

7 Temmuz 2008 Pazartesi


Topumu geri istiyorum..

Çocukken ben bir zamanlar.. Evimizin karşısında ki patlıcan tarlasında arkadaşlarımla oynadığım, mülkiyetini dengesiz cep harçlıklarımızın eşit ağırlıkta paylaştığı sibobu hava kaçıran meşin top var ya hani?.. İşte onu..

Formamı geri istiyorum..

O sibobu hava kaçıran meşin topu istop ettiğim zaman, çocuk göğsümde orlon örgüsünün kıpkızıl izler bıraktığı, terimi emeceğine teşvik eden ve sırtında filanca memleketin plaka numarasının ya da falancanın uğurlu rakamının değil ama oynadığım mevkiin ne olduğunu anlatmayı becerebilen tek bir numaranın ve hemen üstünde de memleketin bütün hakanlarının adının yazdığı etiketsiz,logosuz, pazar işi forma var ya?.. İşte onu..

Heyecanımı geri istiyorum..

Hani yeteneklerimizin yetmemesine karşın, top tekniği yüksek sahte mahalle yıldızlarının işbirliği yaparak karşımıza çıkardıkları besili takımı, “top benden bir an önce gitsin” kaygısıyla ayağa pas yapa yapa yendiğimiz zaman farkına vardığımız gariban dayanışmasının benzersiz heyecanı var ya?.. İşte onu..

Kavgalarımı geri istiyorum..

Ne yaparsan yap ama gücün yetmez de yenilginin hazımsızlığı ve çaresizliğin hain dürtüleriyle sert girdiğin karşı takım oyuncusuyla küfürleşerek toz toprak yuvarlandığın kavgalar var ya?.. İşte onu..

Gazozomu geri istiyorum..

Maç bittikten sonra terinle birlikte soğuyan öfkenin yerini hızla doldurmaya başlayan utanç ve pişmanlığını da soğutmak için az önce kapıştığın karşı takım oyuncusu kardeşinle, mahalle bakkalının boş kasaları üzerinde içtiğin sade gazoz var ya?.. İşte onu..

Ayakkabılarımı geri istiyorum..

Bir zamanlar, top oynayan halk çocuklarının ortak sponsoru olan, hepsi aynı model, hepsi sadece siyah ve ilk bayram geçtikten sonra istisnasız hepsinin burun derileri top tepmekten aşınmış, Sümerbank’ın taş gibi ayak vuran ayakkabıları var ya hani?..İşte onu..

Ve…Oyunumu geri istiyorum..

Adı her ne kadar ayaktopu olsa da kendisi bir zamanlar bizzat elişi olan, teşhiri için besili desteklerin, devasa arenaların değil, henüz imar planı yapılmamış arsaların yeterli olduğu; aidiyetinin holding defter-i kebirlerinin aktifinde değil, bizzat taşıdığı bedenlerin yüreğinde kayıtlı olan kasların işlediği elişleri var ya?.. İşte onu..

Topumu aldınız…Formamı aldınız.. Heyecanımı aldınız.. Kavgalarımı aldınız.. Gazozomu aldınız.. Ayakkabılarımı aldınız.. Oyunumu aldınız..

Ama birşeyi unuttunuz.

Onu size asla söylemeyeceğim; Asla öğrenemiyeceksiniz ne olduğunu..

Sadece ve sadece zamanını bekleyin.

Zamanı gelince göreceksiniz..

0 yorum:

 
Hakan Kirezci - Templates para novo blogger