İnönüyü yıkmak...

8 Temmuz 2008 Salı

Bu konu artık batıya giden bir geminin güvertesinde doğuya doğru koşmaya benzedi.
Yıkıp yenisini yapmak isteyenlerle istemeyenlerin tartışmaları pratik olarak pek bir anlam taşımasa da yine de bu, biz doğuya koşanların kişisel fikirlerini bildirmelerine engel değil. Bu nedenle ben konuşmaya devam edeceğim; her ne kadar hayatın pratiği altında ezilecek olsam da hiç değilse tarihe düşülen notlardan biri olurum.

Önce neye karşı olduğumu açıkça ortaya koyayım sonra da kendimce gerekçelerimi sıralarım.

Beşiktaş’ın yeni ve modern bir stadyuma sahip olmasını, taraftarının burada maçları rahatça izlemesini ben de isterim. Bunun için eldeki eskinin yıkılması ve yerine son derece modern ve ihtiyaçları karşılayan, üstüne üstlük bir de gelir getiren yenisinin yapılması olanağı varsa yapılması gereken budur; meğer ki sahip olduğunuz eski stadyum bir Ali Sami Yen, bir papazın çayırı, bir Zeytinburnu ya da Kasımpaşa stadyumu olsaydı. Ama elimizde ki eski stadyum bir Dolmabahçe klasiği, dünyanın en güzel stadyumu olarak tescili yapılmış bir İnönü stadyumu ise orada biraz durur düşünürüm ben arkadaşlar.

İnönü stadyumuna eskiden yapılmış ama artık zamanını doldurmuş köhne bir mimari yapı muamelesi yapmak, durduğu yere sadece bu yönden bakmak salt kişisel tercihlerle açıklanamaz.

Modernizm 60’larda başlayıp 2000 lere kadar hükmünü sürdürebilmiş, tarihin derinliğiyle kıyaslandığında son derece sığ kalan bir dönemdir. Bu dönemden kurtulma çabalarına henüz bir isim konulamadığından yuvarlak olarak adına post-modernizm yani modernizm ötesi denilen farklı bir çağ yaratma sürecine girmiştir insanlık kültürü. Ancak klasisizmin ağırlığını dengeleyecek unsurları henüz üretemediğinden ve karlılığın sürekliliğini de bozmak istemediğinden konforu ön plana çıkarıp modernist yaklaşımlarla yaratılan ucubeleri pompalamayı da sürdürmekten geri kalmamaktadır. (Uzay mimarisi, camdan köşkler, plazalar vs…)

Klasik dönemin nadide sayılmasa da benzerleri arasında tek olma özelliğini sürdüren son eserlerinden olan İnönü stadyumuna ben bu açıdan yaklaşmayı uygun görüyorum.

Buraya kadar söylediklerim Beşiktaş olarak üzerine konduğumuz bu mirasa ilişkin kaygılarımdan ibaret. Özel olarak yani salt bir Beşiktaş’lı olarak ise bir yerlerde yapılabilecek olan müthiş modern bir stadyuma, onun getireceği rahatlık ve ranta söyleyecek bir sözüm yoktur. Kişisel tercihimi soran olursa elimizde ki mirasla övünmeyi ve onun en verimli bir biçimde kullanılabilmesi için gerekli yatırımların yapılarak, eksiklerinin giderilerek, giderilemeyecek olanlarından da fedakarlık yapılarak elimizde tutulmasının ayrıcalığından mahrum olmak istemediğimi söylerim.

Bunun adına tutuculuk ya da gericilik diyenler çıkabilir elbette. Bir anlamda doğru da.

Burada tuttuğum insanlık kültürünün bize miras bıraktığı son eserlerinden biridir. Geride kalmamın sebebi de, kültürel kral yolunda yürümeyi globalist sermayenin kar hırsıyla inşa ettiği otobanda rüzgara inat sürat yapmaya tercih ettiğimdendir.

0 yorum:

 
Hakan Kirezci - Templates para novo blogger