Çöplük ahalisi...

8 Temmuz 2008 Salı

Canlar vardır; Yanlar ve bir de “Hadi öyleler” vardır… Bunları ayırt etmek çok kolaydır; Kitapları bile var piyasada; Açın okuyun. Tanrılar, her şeyin satıldığı bu piyasadan gani gani razı olsun.. Kamusal değerler, ticari değerler, ilahi değerler… inkar edenler kahrolsun.

Neremizden ne olduğumuzu, nerelerden nelerimiz olacağını ve ne kadar yükselip nerede duracağını farelerden öğrenmek gerek.

İkinci dersimiz; Kemirmek…

Mezuniyet ödeviniz bu. Doktoranızı da aynı konuda verirsiniz ve artık önünüze ne gelirse profesyonelce kemirirsiniz.

Tekno sevgilerin kullanma talimatı ile teknik detayları, hi-fi aşk şarkılarının tüm notaları satılıktır. Bir kilo ufak boy hamsiyle de takas yapılabilir. İlgilenmeyenler beni arayabilir, ilgilenenler anneleriyle çarşıya çıksın. Fotokopiyle çoğaltılmış güzel insanların orijinalleri daha ucuz tüm kırtasiyelerde. Eşyanın tabiatı gereği…

Görüyor musunuz ağalar beyler; Bulutlar ne kadar çabuk renk değiştiriyorlar. Siyah ve beyazlara nasıl da musallat maviler, kırmızılar, turuncular… Seyredin ağalar bizde her akşam gurub indirimi var. Vakt-i kerahat başlar tamamen indiğinde tüm gurublar. Simültane nefes almayı boğmaya çalıştığımız şu kızıllık; Son nefesimizi de almaya çalışsa artık çare yok; Katlanacağız… Son nefesimizi de alıp derin derin ve ıslak ıslak, son kızıllığa çivilemesine saplanacağız.

Yırtılmak bize kutsal gelir; Tarafız biz…

Vagonlardan düşen kanı çekilmiş ölülerin bindiği yılkı atları deşe deşe koşarlar nalsız ayaklarıyla toprağı. Yarılır boydan boya taş kuleler, o kulelerden sızar yırtıklarımız. Savrula savrula yükselir semaya, kaybolurlar teker teker.

Anılarımızı tek kalemde süreriz masaya, elimizde sadece iki kız; Ama yine de kazanırız ki lanet olsun…

Söyleyin bakalım kasap esnafı,pazarcılar, leblebiciler… Sen de söyle ayna; Hangimiz daha güzeliz? Görmenize gerek yok bizi; Siz koşun. Yıkılmış kulelerden sizi seyrederiz.-Alkışlarız da isterseniz-

Düşmeyi beceremiyoruz bu yüzyılın tepesinden ağalar… Korumaya almış bizi kargalar; Gözlerimiz tehlikede… Kükürt kokan tavşanlar bekliyor kapımızı ve kapımızda pis kokulu kayın ağacından. Ulaşamıyor bu yüzden size seslerimiz. Ancaaak!.. Sessiz seyirciler hep beraber sırıttığında anlayın ki seviyorlar sizi ve destekliyor demektir gönülden. Yarım ekmek akciğerlerinin haşlamalarını sallıyorlar size; Gülümseyin.

Çok yenilen kaplan gördü bu arena, nice kalkanlar delindi mızrak kırıldı. Bu sessiz seyirciler hepsini sever onların; Onlar hep sırıttı.

Cüzzamın kara vebaya uzanan uzun kuyruklu kuşları neşe içinde böğrüştüler tepemizde- Severler bizi-. Tel bağladık kuyruklarına biz de, dilek tuttuk. Dilekler onları tuttu. Tutmadı dileklerimiz yedik kuşları.

Suçları, günahları, aykırı elmaları ve yanmayan tüm laleleri yedik.. Yendik… Yenildik…
Kan bekliyoruz şimdi annemizden –Markası önemsiz-. Alıştık kavgaya bir kere; Bekliyoruz. Gelin bakalım, nerelerdeyseniz. Özledik sizi. Kaybedene kadar savaşacağız.

Son kez kaybedip, arenanızdan sessizce ve sırıtarak sıvışacağız

0 yorum:

 
Hakan Kirezci - Templates para novo blogger