İki felsefe; İki örnek figür...

8 Temmuz 2008 Salı

Hep dediğim bir şey vardır benim. Beşiktaşlılığı, Fenerbahçeliliği ve Galatasaraylılığı salt takım tutmak sevdasının ötesinde görürüm; bunların aynı zamanda toplumumuzda yaygın üç temel felsefeyi de ifade ettiğini, meseleye bu açıdan bakmanın toplumumuzu daha iyi analiz edebilmenin bir yöntemi olabileceğini savunurum. Tabii ki bunlar birer şablondur. Tek tek her figür bu şablonlarla birebir uyum sağlayamayabilir. Bunlar zaman zaman kafamızı karıştırsalar da duruma daha genel düzeyde bakıldığında gerçeği daha net görebiliriz. Örneğin Beşiktaşlı olduğunu söylediği halde Beşiktaşlılık şablonunun -ki biz buna genel olarak “duruş” diyoruz- az ya da çok dışına taşan ve bizleri utandıranlar olduğu gibi, neden Fenerbahçeli ya da Galatasaraylı olduklarını anlamakta zorlandığımız çok tanıdığımız, eşimiz-dostumuz vardır etrafımızda. İşte bu tür taşmalar yüzünden sınır çizgilerinin flulaştığı bu temel alanları kuşbakışı baktığımızda daha net görebiliriz. Bunun için simgelere, örnek kişiliklere bakmak gerekiyor.

Bir televizyon kanalında bir spor programı.
Galatasaray’ın Başkanı yeni seçilmiş ve Abdürrahim Albayrak’ın son anda nasıl ve neden devre dışı bırakıldığı konuşuluyor. Programın sunucusu, A.Albayrak’ın istenmeme nedeni olarak yönetim içerisinde ki “Beyaz Türkler” olarak nitelediği birkaç kişinin züppeliğini görüyor ve halkın A.Albayrak’ı çok sevdiğini ve de istediğini ama kendisinin halk tipi, dil bilmez, oturup kalkmaktan bihaber, kıro, maganda birisi olarak görülmesi nedeniyle Galatasaray yöneticiliğine layık görülmediğinden dem vuruyor. Albayrak’ın nitelikleri hakkında ki bu argümanlar tartışılabilir elbette ama mesele o değil. Asıl mesele “Gerçek” bir Galatasaray’lının bakış açısını tam olarak yansıtan Osman Tanburacı’nın şu tavrıdır:
“Ne halkı kardeşim!.. Banane halktan… Burası Galatasaray… Yönetici olabilmenin belli nitelikleri, ilkeleri vardır. Halk işine bakacak…”

Galatasaraylılık budur!..

İkinci örnek, tarih olarak biraz eski olsa da tavır son derece güncel.
Burada da kahramanımız! Gerçek Fenerbahçeli bir gazeteci-yazar olan Emre Aköz.
Bu zat-ı muhterem, geçmişte Fenerbahçe’nin Manchester United ile deplasmanda oynayacağı bir maç öncesi köşesinden Fenerbahçeli futbolculara verdiği müthiş! Tavsiye ile Fenerbahçelilik felsefesinin temel ipuçlarından birini de veriyor bizlere. Şöyle diyor maç öncesi köşesinde:
“ Efendim, bu adamların en tehlikeli yıldızı şu anda M.Rooney. Bu genç oyuncunun kendinden oldukça yaşlı kadınlara olan düşkünlüğü İngiliz basınında bolca yer aldı geçenlerde. Kendisinin yaşlı fahişelerle yaptığı alemler dillere düştü. Bu gibi durumlar için İngilizlerin bir sözü vardır. Bu tür kişilere “Mother F…..r” derler (Kendisi bu sözü yazısında açık seçik kullanmıştır). Çok ağır ve aşağılayıcı bir küfürdür emin olabilirsiniz. Şimdi Fenerbahçeli futbolculara tavsiyem; maç esnasında Rooney’e her yaklaştıklarında –Ama hakeme asla hissettirmeden- sürekli bu sözü söylerlerse kesinlikle sinirlenip oyundan düşecek ve büyük bir ihtimalle de kırmızı kart görecektir. Bu da benden bir katkı olsun Fenerbahçemize.”

Fenerbahçelilik de budur!..

Son olarak da R.Carlos’un İspanyol gazetecilere yaptığı şu açıklamanın yorumunu da sizlere bırakıyorum; ben yoruldum.

Fenerbahçe'nin Ronaldinho'yu almak istediğini belirten Carlos,:
''Büyük bir kulüp yaratmak isteyen bir başkanımız var. Çok fazla parası var. Başkan bize kötü dönem geçirdikleri zamanlar olduğunu da söyleyerek, şöyle demişti;
‘Bak şimdi Real Madrid'in bütçesi ne kadar, 300 milyon Euro. Manchester United aynı şekilde zengin, ama Fenerbahçe'de harcamak için 180 milyon Euromuz var. Her şeyi yaptığınız için burada olduğunuzu sanıyorsanız hepiniz yanılıyorsunuz. Eğer herkesi kovmam gerekiyorsa bunu yaparım ve şu anda dünyanın en iyilerini getiririm.’
Böyle bir başkanımız var işte."

0 yorum:

 
Hakan Kirezci - Templates para novo blogger